İşkolik erkekler: İlk başlarda kariyeri çekici gelecek
olan bu erkek tipi, ilerleyen zamanlarda sinirini bozacak. Buluşmak
isteyeceksin, o gece kesin işi çıkacak, sürekli toplantıda olduğu için
telefonlarına yanıt veremeyecek ve yanında sürekli işinden bahsedecek.
Baba parası yiyenler: Ayy aman bin defa dağlara
taşlara, uzak durmak ne kelime, üç kilometre yakınında olmasın. Bir defa
sorumluluk almaktan korkacak, sürekli boş vakti olduğu için “Şu an
nerede, kimle, ne yapıyor?” diye delireceksin.
Melankolik erkekler: Bu da ilk görüşte farklı gelecek
olan tiplerden, hele o dönem duygusal bir boşluktaysanız. O şiirler, o
‘Kaybedenler Kulübü’ tarzı konuşmalar, o şehri her an bırakabilirim
mizacı. İnan bana en fazla iki ay çekersin, gıy gıy içini şişirir.
Temizlik hastaları: Kendisinin hasta olduğu yetmiyormuş
gibi seni de hasta eder, kadının bir nevi çok titizi çekiliyor ama
erkeğin maalesef. Sürekli evin içinde senin hatanı arıyormuşcasına toz
yakalamaya çalışan biriyle nasıl ömür geçer?
Anne düşkünleri: Ben bir defa öyle bir hata yaptım,
hâlâ dilimi ısırıyorum. Kadın beni hamam böceği gibi görüyordu, ben de
fare zehirleri ne kadar diye araştırıyordum. Bir zaman geçtikten sonra
oğluyla mı berabersin, annesiyle mi anlamıyorsun. Adam ilişkinin
ortasına o anneyi öyle bir sokuyor ki, alıp kenara atamıyorsun kadını.
Cimriler: İnsanı kendi parasından bile soğutuyor bu
tipler. Kendisinin harcamadığı gibi, sen harcayınca da sanki parası
bitiyor gibi bir telaş, bir kıyamet. Sürekli küçük hesaplar peşinde
olan, bıraktığı bahşişi bile günlerce konuşan adamla nasıl devam
edilebilir ki?
Dedikoducular: Yaa kızın dedikodu yapanı çekiliyor,
hatta çok seviliyor bana dokunmayan yılan hesabı, “Gelse de birkaç şey
anlatsa” diye sabırsızlandığım bir sürü arkadaşım var. Ama erkeğinki
çekilmediği gibi bir de sürekli başa bela açıyor. Erkeklerin
dedikoduları bizimkiler gibi değil çünkü onlar nedense daha pis, daha
tehlikeli.
Kız arkadaşları fazla olan: Ayy bunlar beni işte
hasta eden grup, böyle sürekli etrafında 5-10 kız vardır, bunu bir
severler, sanki panda yavrusu. Devamlı aramalar, çat kapı eve gelmeler,
hayatına burnunu sokmalar bilmem ne. Hangi biriyle başedeceğinizi
bilemezsin, arkadaşları onun canı, sense sonradan gelen bir cadı
olursun.
Çok konuşanlar: Sürekli söylenen, şikayet eden,
devamlı ama devamlı her şeyde kusur bulan adamlar. Bir tane benim
başımda var, bir süre sonra duyarsızlaştırıyor insanı. Ne zaman
söylenmeye başlıyor, hop önümde bir çember oluşuyor, ne dediğini hiç
duymuyorum. Sadece otomatik olarak ona hak verir gibi yapıp kafamı
sallıyorum.
Balık burcu: Bu listenin başında bile durabilir, aman
diyeyim asla ama asla! Adamla birlikte misin, değil misin, seviyor mu,
nefret mi ediyor, iyi biri mi, kötü mü, ilişkimiz nereye gidiyor
durumlarını devamlı yaşamak istemiyorsan anında topukla yanından.
Milliyet gazetesinde gördüğüm bu yazıyı sizinle paylaşmak istedim :) İşte hal böyleyken sanırım ortada adam kalmadı, hepsine bir kulp
bulduysak bilmem kaçıncı geleneksel “Adam gibi adam yok” klişesiyle devam edebiliriz :)
7 yorum:
hahah bayıldım tatlımmm aynen katılıyorumm :)
Birde salavat kampanyama katılır mısın? son postuma çekeceğin sayıyı yazman yeterli.. detaylar son postumda :)
ayy çok güzelmişşş :)))
kesinlikle süper haklı bir yazı :)
:)))))
okurken çok eğlendim cidden öyle yani! doğru tespit :)
okurken çok eğlendim cidden öyle yani! doğru tespit :)
Su etrafinda sürekli 5-10 kiz olan grup yokmuuuu,birde kendilerinde bir megolamanlik,bir coooll tavirlar:))))
hepsinin köküne kirbit suyu:))))
Ben de beklerim,sevgiyle ve dostca kalin
Yorum Gönder