7 Mart 2012 Çarşamba

Oralar nerede?


Oralar nerede? Güneşin derimizi narin dokunuşlarla sevdiği, insanların düzenbazlığı henüz öğrenmediği, kıyısında denizin berrak suyunun süsüyle yürüdüğümüz o dünyaya, o zamana ne oldu?

Ne saçma bir tarihte varız ve üzerimizdeki hiçbir duygu aynaya baktığımızda bizi güzel göstermiyor! O kadar tiksiniyorum ki herhangi bir cisimden, canlıdan ya da sudan yansıyan görüntümden!  Hoşnutsuzum değişen, dönüşen, başkalaşan insan hallerinden! Bu kadar çok soru, bu kadar uzak, bu kadar yakın bir yaşam!

İyiye gitmesini beklerken, hatta iyi olacakla ilgili gerçek düşünceler taşırken, şimdi hiçbir şeyin sonrasında bugünden daha iyi olacağını düşünmüyorum. Ki bütün dünya kötü olmayı bu kadar karakter haline getirmişken, zorbalığın ve yalanın el üstünde taşınmaya, sevilmeye layık değerler olarak kabul edildiğini fark edip iyi niyetli, pembe hayaller kurmak olsa olsa ahmaklık olurdu. Hâlâ hazırda kötülüğün öğrendirildiği bir insan bedenini taşıyor olabilirim ancak, henüz ahmak olmadım! Mutluluğumuz google'da, anılarımız facebook ve twitter'da herkesin! Herkes artık herkesle! Ne kaldı ki herkesin tek bir ortak acısı olmasına? Ve ben, sürekli aradığımız yeni şeyin kendimiz olduğunun farkına varabilecek miyiz hiç bilmiyorum!

"İçim cız,
Her yanı aydınlık ettiler de,
Görmüyorlar kendi paçalarındaki ateşi...
Yanmayacaksan eğer,
Hiç ilişme içimdeki telaşa.
Kimsesiz daha dingin olur ölümler..."


2 yorum:

Life By Bambinos dedi ki...

Wouw !

Venüsün Dünyası dedi ki...

Mutsuzluk insana neler yaptırıyor şimdi anlıyorum:)